5 Ocak 2011 Çarşamba

Devlet Eliyle Kucağa Oturma!

Parti bağımsız politik eleştiri:
Küçük Amerikalaşma ülke stratejimiz kapsamında onlarca yıldır taşıma modelimizi karayolları üzerine kurduk. Dünya toplu taşıma denince "metro, tren" dedi, biz "otobos, minibos, dolmuş" dedik. Avrupa demir ağlarla örüldü, şehir şehir, ülke ülke; biz trafikte yaşanan inanılmaz ölü sayılarını ve karmaşayı daha çok yolla çözmeye kalktık. Daha çok yol, daha çok araba; metrodan, denizyolu ulaşımından çaldı; sonunda geleceği karanlık bugünlere geldik. Bugünümüzü inceleyelim:
- Devlet eliyle karayolu bağımlısı olduk üstüne de aşırı vergilerle benzini, mazotu koklayarak alır olduk.
- Trafikte sinir, stres olduk; oluyoruz. Her gün yeni Michael Douglas'lar (Falling Down) fırlayabiliyor aramızdan; yol verme kavgaları yüzünden canlar gidiyor bu ülkede be!
- Daracık alanlara sıkışmış şehirlerimizde, metro ile ulaşım kolaylıkla sağlanabilecekken; biz trafik ışıklarında, daracık yollarda birbirimizin üstüne çıkarak hareket etmek zorunda kalıyoruz. Gecenin köründe arabayla Beylikdüzü'nden Bostancı'ya yarım saatte gidebilmek aslında gözümüze kocaman görünen bu şehrin bir açıdan da ne kadar küçük olduğunu gösteriyor.
- Trafik öyle çözülmez bir çile olmuş ki abuk subuk fikirler havada uçuşuyor. Kimi diyor İstanbul'a vize gelsin, kimi diyor tek plaka çift plaka. Saçmalık ve gerçek hayattan uzaktalık had safhada.
Çözüm içermeyen çözümler:
- Plaka Yasağı, trafiğe kapalı alanlar, özel dolaşım izinli araçların merkezlere geçiş hakkı (Singapur, Londra örnekleri) ve benzeri çözümler: Kesinlikle uygulanamaz. Devlet kendi eliyle koyunlarının ödediği vergilerden vazgeçer mi ayol, sizi gidi servet düşmanı, gominik özentileri sizi!
- Ekstra Yollar: Köprü üstüne köprüler, yol üstüne yollar, 3., 4. Boğaz köprüleri, transit geçişler, vs.: Sadece geçiçi çözüm olurlar, siz alternatif ulaşım yöntemleri geliştiremediğiniz sürece; Çin gibi komünist kararlar alıp "İstanbul'a giriş yassah hemşerim" de diyemeyeceğinize göre; yatırımlardan hızla büyümek doğasında olan şehir ve nüfuslar bütün bu yolları, köprüleri yutar!

Peki o zaman çözüm ne?
Esasında basit, şehirlerde metroculuk (ancak kurtarılamayacak kadar büyük olan İstanbul ve Ankara gibi kentlerde ivedi, Adana, Bursa gibilerde bölgesel), gelişmekte olan şehirlerde de düzgün planlamacılık hayatımızı kolaylaştırabilir. Şehir trafikleri azalırsa emin olun transit trafikte eskisinden daha az rahat edecektir bizi. Yoksa bugün artık "Demir ağlarla örün yurdu" demek için geç kalınmıştır zaten.