18 Haziran 2010 Cuma

Neden Özür Diledim!

Bir süre önce fırtınalar koparan "Özür Diliyorum" kampanyası da, üstüne gitmemiz gereken ülkesel travmalardan biri olmasına ve elbetteki tedavi edilme zorunluluğu bulunsa da, unutulmaya yüz tuttu. Her ne kadar etrafımda bu kampanyaya imza atan, büyük bir ihtimalle, tek kişi olarak nedenlerimi anlatmaya çalışsam da, açıkçası kimseyi ikna edemeden kısır tartışmaların içine çekilmenin ötesinde geçemedim.

Bir de burada deneyeyim:

Bugün Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun geri kalmışlığının en büyük nedeninin; o bölgede yaşayan, binlerce yıldır yaşadıkları toprağı seven, ona bakan insanların artık orada olmadıklarından tutunda yaşanan travmalara kadar bu olayın ülkemizdeki "genel inanışın tamamen dışında" gerçekten gerçekleşmiş olma ihtimalini bir kere düşünün. Bu varsayımı bir kere yaptıktan sonra artık bu ülkede yüzbinlerce olmayan Rumu düşünün. Tek tipleştirme politikalarımız kapsamında giden Süryanileri, Arapları, Yezidileri, Yahudileri ve diğer binlercesini gözünüzün önüne getirmeye çalışın.
Bir kez olsun bütün bu varsayımların gerçek olduğunu ve ülkemizde böyle bir insanlık dramının gerçekten yaşandığını düşünün. Peki bundan daha korkuncu ne olabilir? Bir daha yaşanması veya böyle bir ihtimalin bile bulunması!
İşte bu yüzden, üstüne toprak atarak unutmaya çalıştıkça; yok saydıkça, gerçekten ülke olarak derin bir uykuya yatmakta ısrar ettikçe; ülkesel bilinçaltımızda yatan bu nefretin, barbarlığın, farklıya olan kinin tekrar yüzüsütüne çıkmasından korktuğum için; kısacası unutmayalım diye özür diledim.
Çünkü unutursak, Maraşta, Çorumda, Sivas'ta, 6-7 Eylül'de yaşananların 1895/1908/1915'te olduğu gibi büyük bir aleve dönmesinden korktuğum için özür diledim.
Bu ülkeyi, sözde değil, gerçekten kalplerinin en derininde seven insanlar geri gelecek olsalardı, binlerce kez daha özür dilerim.

17 Haziran 2010 Perşembe

Tarih Algısı

Tarih tekrardan/tekerrürden ibarettir!

Hayır, kesinlikle hayır!

Tarih, onu bilmeyenler için tekerrürden/tekrardan ibarettir.

Saçmalama Hakkı

Kesinlikle her bireyin saçmalama hakkı, diğer bireylerinde bu saçmalıkları isterlerse okuma hakları olduğunu düşünüyorum.
Bu nedenle artık ben de saçmalamaya başlıyorum.

Önemli Not: Burada yazılanlar tamamen benim kişisel görüş ve fikirlerimi yansıtmaktadır ve bunların, kesinlikle, bilimsel bir gerçekliğe yaslanma zorunluluğu yoktur. Doğru denilen kavram kişiden kişiye ve zamanın akışı içerisinde değişiklik gösterebilir, yani benim doğrum sizin doğrunuz olmayabilir.