7 Ekim 2010 Perşembe

Ana Dilde İbadet!

Benim anadilim Türkçe.
Elimde olmadan bağlı olduğum soyumun dili Türkçe.
Vatandaşı olduğum devletin ana dili Türkçe.
Kızıma öğretmekten gurur duyduğum dil Türkçe.
Yurtdışına giden ana dilleri Türkçe olmayan Türkiyelilerin küfredecekleri zaman kullandıkları dil Türkçe.
Sevip sevmesenizde, okuyup okumasanızda, izleyip izlemesenizde ancak bugün varolan olan edebiyat oluşumumuzun, sinemamızın dili Türkçe. (Verhoeven, Herzog ve hatta Hanake gibi popüler olma için Amerika'ya giden yönetmenimiz daha yok bildiğim kadarıyla.)
Argosu ile sadece tuvalete bile onlarca alternatif barındıran muhteşem dil yine Türkçe.
Allah'a en çok sığındığımız zamanlarda ağzımızdan dökülenler Türkçe.(Allah'ım sen bizi koru, Allah'ım sen büyüksün, vb. gibi)
E, o zaman karseşim benim Allah'a yakarışım; yalnız olsun, cemaat içinde olsun, niye Arapça?
Sakın bana "Kardeşim Arapça'dan birebir çeviri yapmak imkansız, orijinalliği bozulur, o nedenle Arapça" demeyin; benimde ana dilim Arapça değil; hiçbir zaman okuduğumu bir Arap gibi anlamayacağım demektir bu.
Sis perdesi yaratarak oluşturulan korku sistematiğinin en somut örneği, artık bitsin!

Biz bunları tartışmaya devam edip kendi korku dolu dünyamızda kuyruklarımızı ısırırken dünya dönmeye devam ediyor. Kafamıza bugün Hristiyan, Yahudi silahları yağma ihtimali var iken bundan 50 yıl sonra Hindu, Budist bombaları yağma ihtimali olacak; bu gidişle tek değişmeyen İslam ülkelerinin saplandığı gelişmemişlik batağı olacak.
Anadilde ibadetinin sonuçları buraya kadar varır mı demeyin; çok basitçe: Dinin korku ve bastırma ögesi olarak kullanıldığı topluluklarda bir süre sonra tek tipleşme başlar. Gelişimin en büyük engelleyicisi tek tipliliktir. Farklılık gelişmeyi doğurur. Amerikanın en büyük gerçeklerinden biri 152 milletten insandan oluşan farklılıkların milyonlarca değişik gelişimin yeşermesine imkan sağlaması olmuştur. Çok kısa sürede atılım yapan İsrail'in temelinde de onlarca farklı ülkeden gelen fikir zenginliğinin büyümek için imkan bulması vardır, her ne kadar onlarda hızla şu an tektip olmaya gitmekteler.
Tarihte İspanyolların, Portekizlilerin ve Arap ülkelerinin bir süre muazzam başarılara imza atıp daha sonra gerilemelerini araştırırsanız nedenlerden biri olarak mutlaka dini bulacaksınızdır.
İşte bu nedenle, dinin bilinir olup insan özünde yaşanır olması ve sadece istyenlere yol gösterici olması çok önemlidir.
İşte bu nedenle "Ana Dilde İbadet" şarttır.

Kilise Değil Cami, Cami!

Altın Kural: Kendine yapılmasını istemediğin birşeyi sende başkasına yapma!

Şimdi Yunanistandaki aşırı sağcılar, eskiden cami olan bir yapıya gidip, buhardanlıklarını sallaya sallaya, ilahiler okuya okuya ayin yapsalar acaba bizim, malum kilisede, namaz kılan arkadaşlarımız ne düşünürlerdi?
Çok uzağa gitmeyelim; tüm dünyanın müslüman olmasını isteyenler daha yeni "tüm dünyanın hristiyan olmasını isteyen" - aslında ülküdaşlarını - boğmadılar mı?
Bu ne perhizdir, ne lahana turşusudur; nasıl dar bir, bakış açısıdır?
Bu şov ile ilgili ayrıca merak ettiğim bir soru daha var; acaba bu ırkını herşeyden daha çok seven insanlar, namazlarını atalarından miras, analarından hediye öz be öz kendi dillerinde mi kıldılar yoksa Arapça mı?
Cevabının ne olduğunu hepimiz günde 5 vakit tescilli duyuyoruz ki; bu da ne kadar yaman bir çelişkidir, ayrıca; anlayana.

5 Ekim 2010 Salı

Mutluluğun Tarifi 05.10.2010

Kızımı gıdıkladığım zaman kahkahalara boğulması...
Her geçen gün o küçücük ağzından daha uzun cümlelerin dökülmesi...
Her akşam bizden ayrılmamak için "Ama uykum gelmedi" diye mızmızlanması...
Şımarık ağlaması esnasında ben gülmeye başlayınca, anında ağlamasının kahkahaya dönmesi...
Sokakta yürürken, "Burada elimi tutman gerekiyor" dediğim anlarda tabii ki, küçücük parmakları ile elimi tutması...

Biricik aşkımın kızım hakkında yazdıklarımı okuyunca, "Benim için hiçbir şey yazmadın" diyecek olması...

Beni mutlu ediyormuş.

Başkalarını mutlu ettiğin zaman gözlerinin içinde gördüğün parıltı, insanın kendini de mutlu ediyormuş. Doğruymuş.