7 Eylül 2010 Salı

başlıksız 07.09.2010

Acaba ileri de geriye dönüp bakınca, şu dünyaya verdiğimiz/ verebildiğimiz tek şeyin çocuk/ çocuklar olduğunu mu göreceğiz?
Kötü birşey elbette değil, hayata umut katmak - her çocuk dünyanın değişebileceğine dair ileride sönükleşecek, belki ufacık bir kıvılcım haline gelecek ama da yine de başka ateşler yakarak nesilden nesile geçmeyi başaracak, ama yine de insanın beynini arada sırada ısırmaz mı rahatsız edici düşünceler?
Isırır, tırmalar ve hatta bazen cendereye sokup sıkar da sıkar!
O zaman bendeniz de arada sırada yazar, saçmalar! (Çocuk, yine de ayrı ve yine de şart!)

Neredeyse 15 Sene Geç Geldiniz

Bizim gibi cover gruplardan "With or Without You", "Desire" ve "Sunday Bloody Sunday"i ısrarla isteyen, "Achtung Baby"i yüzlerce defa dinleyen, "Bullet The Blue Sky" gibi gizli hitleri birbirine dinleten, seneler geçtikçe albüm almaya devam eden ama eski U2 hasretini, kıyıda unutulmuş banknotlar gibi bulunduğunda sevince boğan "The Million Dollar Hotel" ve "In The Name of The Father" soundtracklerinde yer alan "The Ground Beneath Her Feet" ve "In The Name of The Father" gibi şarkılarla gidermeye çalışanları; 10-15 senede birbirine benzeyen albümler üreterek kendinizden soğuttunuz. Yeni nesilden hiç bahsetmeyelim bile, 1997'li bir arkadaşımın oğlu "U2'da ne ki" demiş, annesinin kimin konserine gittiğini duyduğu zaman.
"Video/Radio Killed The Music" ekolünün önde gelenlerindensiniz; reklam alınsın diye şarkıları 4 dakikalık kalıpları geçmeyerek + video kliplerin görsel gücü ile boktan müziklerini kafamıza güzelce sokmayı (U2 açısından Zoorapa albümündeki Numb, Lemon gibi şarkılar bu konuda başı çekebilir) başararak kapitalist müzik sisteminin önderliğini yapanların başında olmaya başardınız.
2-3 Senede bir çıktığınız Paris, Londra, New York konserlerinde aynı insanları, birbirinin aynısı yeni ve her zaman dinlenildiğinde haz veren ama 3 defadan sonrada o kadar parayı vermeye değmeyecek klasik şarkılarınızla salonlara/ stadlara çekmenin zor olduğunu bildiğiniz için konserlerinizi bir video klip tadına getirmeyi, tüm imkanları dibine kadar kullanarak, başardınız.
Arada kazandığınız çuvalla paraya karşılık, "Sunday Bloody Sunday"i de yapan grup olarak tavrınızı da göstermeye çalıştınız, Desmond Tutu'yu konserde kullandınız, Fehmi Tosun'a şarkı adadınız (Fehmi Tosun için yapılan herşeyi takdir edebilirim ama tüm bu yapılanlarında alttan altta kendine politik duruşu olan bir grup görünümü vererek yıllardır sermayeden yiyen imajınızı makyajladığınız fikrini nedense kafamdan atmayı başaramıyorum), NGO'ları desteklediniz, tüm yardım faaliyetlerinde başı çektiniz ama, ama...
Olmuyor işte olmuyor, "Duy Bizi Washington" diye bağırıp en çok konseri Amerika'da vermemiz, "Sunday Bloody Sunday"in pop şarkısı edası ile kıvrıla, kıvrıla, kımıl kımıl söylenmesi; hayatımda gördüğüm en etkileyici - seyirci avcısı - sahne; Amnesty International'ın mumlarını, Red Zone'un bilet gelirinin bağışlanmasını gölgeliyor!
Sahne, ışıklar, kule, ekran; hepsi muazzamlaştıkça U2'nun müziği ufaldıkça ufalıyor, siliniyor.
Sonuç:
Liste; parayı bulan, ideallerini kaybeden, eee tabii ki yıllar geçtikçe farklı şeyler (!) yapmak isteyen grup ve sanatçılara olan eleştirilerim kapsamında, uzayıp gidebilir. Bütün bu yazdıklarım hayatımda gördüğüm/ göreceğim en muhteşem sahne/şov ve aralarda bağırarak, karıma sarılarak söylediğim şarkıların etkisiyle silinebilirdi; hepsini afiyetle yutabilirdim, ancak ve ancak:
15 SENE ÖNCE GELSEYDİNİZ!