16 Şubat 2011 Çarşamba

Düşünce - Eylem - Plan

Gelecek ütopyası bile sevimsizdi; Philip K. Dick uyarlaması "Minority Report"taki, düşünceyi daha suça dönüşmeden cezalandırma. Hala tüylerim diken diken olur böyle bir dünyanın varlığından.
İnsanoğlunun kendi içindeki en büyük savaşlarından biridir; basit, içgüdüsel duygularını bastırmak ya da bertaraf etmek. Bazen insanoğlu kendi inanç sistemi ile bunu çözer; bazen dışarıdan yardım alır (çok türlü olabilir bu yardım; tıbbi anlamda ya da bilgisayar oyununda binlerce kişiyi öldürüp içindeki şiddeti monitör karşısında boşaltmak bile buna örnek olabilir), bazen de maalesef yenik düşer beyninin kıvrımlarında yatan güdülere ve uygulamaya geçirir bastıramadığı dürtülerini. Bunun sonucu olarak da fiziksel ve duygusal olarak ya kendi yada başkaları zarar görür. Verilen tahribatta ise kişinin kendi ruhsal ve fiziksel boyutunda gözlemlenir yada başkalarını etkiledi ise cezalandırılır.
Hukukun tanımı gibi oldu; cezalandırılır; eğer eylem amaçlı düşünceden bilinçli olarak harekete geçti ise.
Günümüzde ise maalesef eyleme geçmeyen düşünceler cezalandırılıyor; eylem kavramının sınırları çizilmeden. Bir insanı öldürmeyi istemek (hepimizin öldürmek isteyeceği (ölmesini istemekle aynı bile sayılır) mutlaka en az bir kişi vardır, itiraf edelim) ile öldürmeyi planlamak farklıdır.
Bu sınırların kaymaya başladığı günümüzde maalesef gerçek kayması da yaşanmaktadır. Bunun sonucunda ülkesel olarak gerçeklik sapması ve bunun ardından sosyal güvensizlik, çaresizlik ve travmalar yaşanması muhtemeldir, dikkat edile!

Hiç yorum yok: