9 Ağustos 2010 Pazartesi

Çarşafa Dolanmak

Ohh ne güzel ne güzel! Sıcaklar geldi, herkeste çare bin türlü. Klimalar, püfür püfür elbiseler, şortlar, sandaletler. Herkes bir şekilde sıcakla yaşamaya çalışıyor, bir kesim hariç. Bir kısım ile kapkara çarşaflarda, sıkılmış kafalarla dolaşmak zorunda kalmaya devam ediyor. Hayır kesinlikle laiklik, cumhuriyet, şeriat, falan filan borazanları öttürmeyeceğim. Benim sorunum işin insanlık boyutu ile.
Din, dil, ırk; farketmez. İlk ortak paydamız, üst kimliğimiz insan olmak. İnsan olmanın en önemli şartlarından biri de eşit olmak! Madem ki insanız, madem ki eşitiz önce bunu kabul et, sonra nasıl yaşarsan yaşa hayatını; elbette ben sana sen bana dokunmadıkça.
Bu nedenle isyanım, iki yüzlülükle, manipülasyonla. Kısaca: Kendi şortla, atletle dolaşırken; karısını/ kızını/ anasını/ bacısını çarşafla, tesettürlerle dolaştırana. Eğer ki kadın kısmı biz erkekleri tahrik edip, yoldan çıkarabiliyorsa; en insan evladı sen bile iki kişinin zevkli/ zevksiz sevişmesinden dünyaya geldin bilirsin bu işleri, erkek halinle, sen de, cezbedebilirsin hatun kişileri. Senin göbeğin, kılın, açıktaki etlerin; beni enterese etmez ama benim karımı/ bacımı/ kızımı/ anamı tahrik edebilir.
Bu nedenle bugünden itibaren uygulamaya konula; etrafındaki kadınları tesettüre/ çarşafa sokanlar, tiz aynı kıyafetleri giymek zorunda bırakala!
Bu sıcakta gisinler o çarşafları da anlasınlar Hanyayı, Konyayı!

Hiç yorum yok: